“AFETLER TEKRAR EDİYOR, HAZIRLIKSIZLIK ALIŞKANLIK HALİNE GELİYOR”

Başkan Karaman, İstanbul’da meydana gelen depremin ardından vatandaşların haberleşme kanallarına ulaşamadığını, ilk refleks olan yakınlara ulaşma çabasının sonuçsuz kaldığını vurguladı:
“Her depremde iletişim altyapısı çökmeye devam ediyor. Bu durum artık tesadüf değil, yönetilmesi gereken bir gerçekliktir. Devletin halkla en kritik anda bağ kuramaması, bir güvenlik zaafı olarak ele alınmalıdır.”

“SİSTEM ÇALIŞMIYORSA, RİSK BÜYÜR; ÇÖZÜM GECİKİRSE, ZARAR KATLANIR”

Hüseyin Karaman, afet yönetiminin yalnızca arama-kurtarma aşamasına indirgenmesinin büyük bir yanılgı olduğunu, kriz öncesi hazırlık ve senaryo planlamalarının da kamu otoriteleri tarafından hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti:
“Deprem olduktan sonra değil, olmadan önce hazırlıklı olmak zorundayız. Her sarsıntıda aynı aksaklıklarla yüzleşmek, yapısal bir problem olduğunu gösteriyor. Afet yönetimi yalnızca refleks değil, bir devlet politikası olmalıdır.”

“23 NİSAN BAYRAMIYDI, HALKIN SESİ YİNE DUYULMADI”

Aynı gün kutlanan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na da değinen Karaman, egemenliğin yalnızca törensel bir kavram olmadığını, halkın devletine erişimiyle anlam kazandığını ifade etti:
“Bugün egemenlik kutlandı ancak halk, krizin ilk dakikalarında sessizlikle baş başa bırakıldı. Gerçek egemenlik, vatandaşın güvenle ulaşabildiği, bilgi alabildiği, yönlendirildiği bir kamu düzeninde mümkündür.”

Açıklamasının sonunda Zafer Partisi’nin afet yönetimi yaklaşımına değinen Hüseyin Karaman, şu ifadelerle çağrısını yineledi:
“Her sarsıntı yalnızca yerin altını değil, sistemin çöküşünü de gözler önüne seriyor. Zafer Partisi olarak biz, insanı önceleyen, riski yöneten, vatandaşı yalnız bırakmayan bir yönetim anlayışını savunuyoruz. İstanbul’daki deprem hepimize şunu gösterdi: Artık geç kalmamak için geç kalmamalıyız.”