Suriye meselesi ve bölgedeki güvenlik mimarisinin yeniden kurulmasına değinen Yüksel, Türkiye’nin tüm bu süreçlerde güçlü bir duruş sergilemesi gerektiğini belirtti. “Ortadoğu değişiyor ve Türkiye bu değişimin tam ortasında. Bu nedenle hem içeride hem dışarıda çok dikkatli, çok kararlı bir politika izlemek zorundayız.” ifadelerini kullandı.

Konunun Türkiye içindeki yansımalarına geçerek, son günlerde tartışılan “Terörsüz Türkiye Projesi”ne de değinen Yüksel, barış hedefinin herkesin isteyeceği ortak bir ideal olduğunu ancak yöntemin doğru olması gerektiğini söyledi:

“Terörsüz bir Türkiye’yi istemeyenin gözü çıksın. Elbette barıştan yanayız. Biz Müslümanız; barış her zaman önceliğimizdir. Ama barış, binlerce insanımızın canına kasteden bir kişiyi ödüllendirerek olmaz. Bu milletin yaralarını yok sayarak olmaz.”

Yüksel, İmralı’ya heyet gönderilmesi tartışmalarını değerlendirirken, bu yaklaşımın toplumsal vicdanda karşılık bulmadığını ifade etti:
“Şehitlerimizin ailelerine, terörden zarar gören milyonlarca insana rağmen böyle bir adımın kalıcı barış getirmeyeceğine inanıyoruz. Affetmek başka, devletin meşruiyetini zedelemek başka bir şeydir. Bu yöntemle terörün sona ereceğine dair hiçbir inancımız yok.”

TBMM’deki atmosferi değerlendiren Yüksel, Yeniden Refah Partisi’nin duruşunun en başından beri net olduğunu vurguladı:
“Genel Başkanımızın açıkladığı tavır neyse, meclis grubumuzun tavrı da odur. Terörle arasına net çizgi çeken her çalışmanın yanında oluruz. Ama terör örgütünün siyasal zeminde güç kazanmasını sağlayacak hiçbir adıma onay vermeyiz.”

Yüksel, iktidarın geçmişteki bazı söylemleriyle bugünkü adımlar arasındaki farklara da dikkat çekerken, eleştirilerini yumuşak bir dille ifade etti:
“Siyasette zaman zaman yön değişiklikleri olabilir, bunu anlarız. Ama terör gibi bir konuda çok hassas davranmak gerekir. Milletimizin beklentisi bellidir: Terörün kökünün kazınması. Bizim için ölçü budur.”

Son olarak Yüksel, hem iç politikada hem dış politikada Türkiye’nin adil, kararlı ve milletin beklentileriyle uyumlu bir çizgi izlemesi gerektiğini vurgulayarak sözlerini tamamladı:
“Türkiye güçlüdür. Bu gücü barış, adalet ve milletin huzuru için kullanmak zorundayız. Terörün bittiği bir Türkiye elbette mümkündür; ama bunun yolu yanlış aktörlerden medet ummak değildir. Sağlam bir devlet duruşu ve kararlı bir irade gerektirir.”