![]() |
Tweet |
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun “Kıbrıs’ın içine düştüğü batak, iktidarın aynadaki aksidir” şeklindeki çıkışına destek veren Artar, Kuzey Kıbrıs’ta yaşananların, Türkiye’de inşa edilen otoriter sistemin bir dışa yansıması olduğunu söyledi. Kurumsallıktan uzak, liyakat yerine sadakati esas alan bir yönetim anlayışının, yalnızca iç politikada değil, dış ilişkilerde de yıkıcı sonuçlar doğurduğuna dikkat çekti.
“Kıbrıs, kendi iradesiyle yönetilmekten uzaklaştırılmış, vesayetçi ve güdümlü bir yapının içine hapsedilmiştir. Bu tablo, iktidarın kurumsal devlet yerine şahsi irade ile yönetmeyi esas aldığı bir rejimin dış politikadaki uygulamasıdır.”
“DEMOKRASİNİN GERİLEDİĞİ HER YERDE İTİBAR EKSİLİR, İSTİKRAR KAYBOLUR”
Yaşar Artar, Kıbrıs’ta yargının zayıfladığını, seçilmişlerin etkisizleştirildiğini ve halkın karar mekanizmalarından dışlandığını vurgulayarak, bu durumun yalnızca Kıbrıslı Türklerin değil, Türkiye’nin de demokratik değerler açısından kayıp yaşamasına neden olduğunu belirtti. Demokratik kültürün yalnızca içeride değil, destek verilen her coğrafyada istikrarlı biçimde yayılması gerektiğini ifade eden Artar, Türkiye’nin Kıbrıs’a yaklaşımında “korumak” söyleminin ardında “dayatmacı” bir anlayışın yer aldığını dile getirdi.
“ADA’YA DAYATILAN SİYASİ YAPI, KURUMLARI DEĞİL KİŞİLERİ ÖN PLANDA TUTUYOR”
Artar, adada kurumsal yönetişim yerine bireysel aktörlerin öne çıkarıldığı, siyasal sadakatin liyakatten üstün tutulduğu bir düzene geçildiğini söyledi. Türkiye’de uzun süredir eleştirilen bu siyaset anlayışının, şimdi Kıbrıs’ta da kopyalanmaya çalışıldığını belirten Artar, “Bu yönetim tarzı, sadece Türkiye’ye değil; onun etki alanındaki tüm yapılara zarar veriyor. Otoriterlik bulaşıcıdır, çözüm değil kriz üretir” dedi.
“GELECEK PARTİSİ, ADA’DA DEMOKRATİK YENİDEN İNŞAYI SAVUNMAKTADIR”
Gelecek Partisi’nin Kıbrıs konusuna yaklaşımının, güç dengeleri yerine halk iradesi ekseninde şekillendiğini belirten Yaşar Artar, partilerinin vizyonunun bölgesel barışa, kurumların güçlendirilmesine ve halkın kendi geleceğine karar verebileceği demokratik zeminlerin inşasına dayandığını ifade etti.
Açıklamasını şu cümleyle tamamladı:
“Kıbrıs’ta yaşananlar bize gösteriyor ki; eğer merkezde demokrasi yoksa, çevreye de istikrar ihraç edilemez. Türkiye içeride hukukla, dışarıda saygınlıkla anılmak istiyorsa; önce kendi yönetim anlayışını değiştirmeli, sonra bu değişimi demokratik bir model olarak ihraç etmelidir. Gelecek Partisi olarak biz, bu dönüşümün taşıyıcısı olmaya kararlıyız.”