![]() |
Tweet |
Taşkın Gömüç, tarımsal su kullanımının Türkiye’deki toplam su tüketiminin üçte ikisinden fazlasını oluşturduğuna dikkat çekerek, bu alandaki verimsizliğin hem çevre hem ekonomi üzerinde ağır sonuçlar doğurduğunu belirtti. Tarımda kullanılan her damlanın artık ölçülerek, planlanarak ve teknolojiyle desteklenerek yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Gömüç, “Su yönetimi, artık sadece teknik değil; siyasi bir kararlılığın da göstergesidir” ifadelerini kullandı.
DAMLAMA SULAMA TÜM ÜRETİM ALANLARINDA STANDART OLMALIDIR
Gömüç, geleneksel sulama yöntemlerinin derhal terk edilmesi ve damlama sulama sistemlerinin ülke genelinde yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti. Bu sistemin yalnızca büyük işletmelere değil, küçük ve orta ölçekli üreticilere de ulaştırılması gerektiğini söyleyen Gömüç, çiftçinin teknolojik altyapıya erişiminin yalnızca finansal değil, yapısal destekle sağlanması gerektiğini savundu.
AYNİ DESTEK MODELİYLE ÇİFTÇİ GÜÇLENDİRİLMELİ
Açıklamasında mevcut teşvik sistemlerinin çoğunlukla kâğıt üzerinde kaldığını vurgulayan Gömüç, Anahtar Parti’nin önerdiği ayni destek modeline dikkat çekti. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sulama ekipmanlarını doğrudan çiftçiye ulaştırmasını öneren Gömüç, bu yöntemin hem maliyetleri düşüreceğini hem de desteklerin gerçekten üreticiye ulaşmasını sağlayacağını belirtti. Ayrıca yerli üretici firmalarla yapılacak toplu alımların, kamu bütçesine yük olmadan bu dönüşümü mümkün kılacağını dile getirdi.
Türkiye’de tarımsal sulama verimliliğinin %50’yi geçmediğini, bunun ise her yıl milyarlarca metreküp su kaybına yol açtığını belirten Gömüç, damlama sistemleriyle bu oranın %90’a çıkarılabileceğini vurguladı. Elde edilecek su tasarrufunun sanayi ve konutların yıllık tüketiminden fazla olduğuna dikkat çeken Gömüç, bu reformun yalnızca tarımı değil, su güvenliğini de doğrudan ilgilendirdiğini söyledi.
AZ SU TÜKETEN ÜRÜNLER STRATEJİK DESTEK KAPSAMINA ALINMALI
Taşkın Gömüç, tarımda ürün deseninin de yeniden planlanması gerektiğini savundu. Kuraklık tehdidinin yoğun olduğu bölgelerde, daha az suyla yetişebilen ürünlerin teşvik edilmesi gerektiğini belirten Gömüç, bu ürünlerin alım garantili ve sözleşmeli olarak desteklenmesi çağrısında bulundu. Sözleşmeli üretimin yalnızca büyük tarım şirketleri için değil, küçük çiftçi için de bir güvenceye dönüşmesi gerektiğini vurguladı.
SULAMA BİRLİKLERİ SADECE SU DEĞİL, STRATEJİ YÖNETMELİDİR
Açıklamasında sulama birliklerinin mevcut yapısını da eleştiren Gömüç, bu birliklerin pasif dağıtım yapılarından çıkarılarak veri temelli, şeffaf ve hesap verebilir kurumsal yapılara dönüştürülmesi gerektiğini ifade etti. Her sezon, ürün bazlı su planlamalarının bilimsel temellere dayandırılması gerektiğini savunan Gömüç, “Suyun kimlere, ne kadar ve neden verildiği artık topluma açık olmalıdır” dedi.
Açıklamasının sonunda Taşkın Gömüç, Anahtar Parti’nin su krizini yalnızca gündeme getiren değil, çözüm önerilerini açık ve somut biçimde ortaya koyan bir siyasi duruş sergilediğini belirtti. “Toprağın kuruması kader değildir. Bu, ihmalin ve ilgisizliğin sonucudur. Biz Anahtar Parti olarak üreticinin sesini merkeze alan bir yönetim anlayışını savunuyoruz. Çünkü toprak susmadan, biz konuşmak zorundayız” ifadelerini kullandı.