![]() |
Tweet |
Baraç, genç bir üniversite öğrencisinin ailesi tarafından devlete emanet edildiğini, ancak bu emanetin korunamadığını belirtti:
“Ayşe Tokyaz, eğitim için İstanbul’a geldi. Kayıp ilanı verildiğinde ailesi sesini duyurmaya çalıştı. Fakat ne yazık ki bu çığlıklar karşılık bulmadı. Devletin görevi sadece güvenlik kameralarına değil, vatandaşın sesine de kulak vermektir.”
“Kadın Cinayetleri Bireysel Değil, Kurumsal İhmaller Zinciridir”
Nihat Baraç, Ayşe Tokyaz cinayetinin münferit bir olay değil, kurumsal bir zaafın sonucu olduğunu vurgulayarak şu açıklamayı yaptı:
“Kadın cinayetleri, bireysel öfkenin değil; caydırıcılığı olmayan bir adalet sisteminin, etkisiz koruma kararlarının ve geç kalan müdahalelerin ürünüdür. Bu ülkede kadınlar hâlâ korunamıyor. Her yeni cinayet, bu yapısal çöküşün sessiz bir ilanıdır.”
“Hükümet Sessiz, Toplum Yalnız”
Açıklamasında mevcut iktidarın kadınların güvenliği konusunda gereken adımları atmadığını ifade eden Baraç, şunları söyledi:
“Her olayın ardından gelen birkaç taziye mesajı artık kimseyi teselli etmiyor. Devletin yapması gereken, olaydan sonra değil; olaydan önce harekete geçmektir. Ayşe’nin çığlığı duyulmadı. Tıpkı daha önce katledilen onlarca genç kadınınki gibi…”
Nihat Baraç, DEVA Partisi’nin kadın haklarına ilişkin duruşunu güçlü bir çağrıyla özetledi:
“Biz DEVA Partisi olarak bu ülkenin hiçbir ferdini yalnız bırakmayacağız. Kadınların korkmadan yaşadığı bir Türkiye’yi kurmak bizim siyasi değil, vicdani sorumluluğumuzdur. Ayşe Tokyaz’ın adı bu ülkenin utancı değil, değişimin simgesi olmalıdır. Artık yeter. Kadınlar yaşamalı, adalet yönetmelidir.”