“AR DAMARI ÇATLAMIŞ BİR TOPLUMDA HER ŞEY BEKLENİR”
Köksal, insanların ahlaki değerlerden uzaklaşmasının toplumun temel dinamiklerini sarstığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Atasözlerimiz ne güzel söylemiş: ‘Ar damarı çatlamış insandan her şey beklenir.’ Bugün toplumumuzda bu çatlağı her alanda görüyoruz. Saygı, nezaket ve vicdan gibi insani değerler giderek kayboluyor. Bu durum, sadece bireylerin değil, tüm toplumun geleceğini tehdit ediyor.”

“SAYGI VE NEZAKET YERİNİ KİN VE NEFRETE BIRAKTI”
Köksal, sosyal medyanın insanları birbirine düşman hale getirdiğini ve saygı anlayışını tamamen ortadan kaldırdığını ifade etti:
“Artık insanlar birbirine en ağır sözleri söylemekte bir sakınca görmüyor. Sosyal medya, kin ve nefretin yayılmasına zemin hazırlıyor. Eskiden insanlar, ‘Ağzımdan çıkanı kulağım duysun’ diye düşünürdü. Şimdi bu anlayış tamamen yok oldu. Bu dejenerasyon, toplumumuzu içten içe kemiren bir hastalık haline geldi.”

“TOPLUMSAL DEĞERLER YENİDEN İNŞA EDİLMELİ”
Köksal, bu ahlaki yozlaşmanın önüne geçmek için toplumun temel değerlerinin yeniden inşa edilmesi gerektiğini belirtti:
“Toplumda saygı, nezaket ve vicdan anlayışını yeniden hâkim kılmalıyız. İnsanların birbirine güven duyduğu, hakkı hakka teslim ettiği, adaletin ve vicdanın rehber olduğu bir düzen kurmalıyız. Bu sadece siyasetle değil, eğitimden aile yapısına kadar her alanda yapılacak reformlarla mümkün olabilir.”

“VİCDAN VE HAKKANİYET OLMADAN HUZUR SAĞLANAMAZ”
Köksal, toplumda huzurun sağlanmasının ancak vicdan ve hakkaniyet değerleriyle mümkün olacağını vurgulayarak şunları söyledi:
“Eğer insanlar vicdanlarını ve hakkaniyet duygularını kaybederse, toplumda huzurdan söz etmek mümkün olmaz. Biz Saadet Partisi olarak, bu değerlerin yeniden inşa edilmesi için çalışıyoruz. Toplumu bir arada tutan en önemli unsurlar, adalet, ahlak ve vicdandır.”

“HERKES KENDİ SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMELİ”
Son olarak, insanların kendi davranışlarından sorumlu olduklarını hatırlatan Köksal, şu ifadeleri kullandı:
“Hepimiz birey olarak topluma karşı sorumluyuz. Vicdanımızla hareket etmeli, dilimizi ve davranışlarımızı kontrol altında tutmalıyız. Ahlaki çöküşün önüne geçmek, hepimizin ortak görevidir. Bu mücadeleyi hep birlikte sürdürmeliyiz.”