İstanbul’da gerçekleştirilen operasyonların hukuk ilkesinden uzaklaştığını vurgulayan İlhan, şunları kaydetti:
“Birinci dalga, ikinci dalga, üçüncü dalga derken operasyonlar sürüyor. Ancak dikkat çekici olan; bu dalgaların hep muhalefetin kıyılarını vurmasıdır. İktidarın etrafındaki servet odakları, lüks malikaneler ve ayrıcalıklı çevreler bu operasyonlardan hiç nasibini almıyor. Hukuk devleti, herkes için aynı işleyişi garanti etmek zorundadır. Aksi halde adalet değil; siyasi hesaplaşma yürütülür.”

Milletin Sofrası Yangın Yeri, Gündem Yapay Operasyonlar

Ekonomik krizin derinleştiğini ve vatandaşın temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığını belirten İlhan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bugün vatandaş mutfakta yangınla mücadele ediyor. Et, süt, peynir almak lüks hale geldi. Market raflarında bebek mamasına kilit, peynire alarm takılıyor. Kurban Bayramı öncesinde bile vatandaş tedirgin; üretici kazanamıyor, alıcı ulaşamıyor. Bu ağır tabloyu unutturmak isteyen iktidar, operasyonlarla gündemi suni şekilde değiştirmeye çalışıyor. Oysa gerçek mesele, milletin boşalan sofrasıdır.”

Geçmişte uygulanan senaryoların tekrarlandığını hatırlatan İlhan, şunları söyledi:
“2017’de anayasa değişikliği öncesinde aynı algı operasyonları devreye sokulmuştu. Bedelini millet ağır ödedi. Bugün aynı oyun yeni başlıklarla tekrar sahneleniyor. Fakat artık milletimiz çok daha bilinçli. Bu algı yönetimi halk nezdinde karşılık bulmuyor.”

Gerçek Kurtuluş Bağımsız Ve Tarafsız Adaletle Mümkün

Saadet Partisi’nin değişmeyen adalet çizgisini vurgulayan İlhan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Biz Saadet Partisi olarak; adaletsizlik kimden gelirse gelsin karşısındayız. Hukuk makamı, siyasi iktidarın değil, milletin hakkının koruyucusu olmalıdır. Türkiye’nin en büyük ihtiyacı; siyasetten bağımsız, tarafsız ve güven veren bir adalet sistemidir. Milletimiz günü geldiğinde bu çarpık düzenin hesabını hukuk ve demokrasi içinde soracaktır.”