“Adı İttifak, Ruhunda İşgal Var”

Doğan, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan’ın Yeni Yol Grup Toplantısı’nda yaptığı açıklamaları hatırlatarak şunları söyledi:
“Ortadoğu, dış güçlerin masa başında çizdiği haritalarla değil; adalet, eşitlik ve kardeşlik temelinde inşa edilmelidir. Abraham İttifakı gibi süslü isimlerle pazarlanan bu girişimler, özünde kan, işgal ve sömürü üzerine kuruludur. Tel Aviv’den yönetilmek istenen, Washington’dan planlanan bir coğrafi düzen; ne stratejik ne de insani olarak sürdürülebilir. Filistin halkının kanı üzerinden şekillenen bu projeye sessiz kalmak, suça ortak olmaktır.”

“Ormanlarımız Yanarken Devlet Nerede?”

Ferruh Doğan, Türkiye genelinde artan orman yangınları üzerinden kamu yönetimini eleştirerek şu değerlendirmede bulundu:
“Haziran ayında yaşanan 1.500'ü aşkın yangın, sadece çevresel bir felaket değil; ihmalkârlığın, koordinasyonsuzluğun ve hazırlıksızlığın göstergesidir. Yangınlar ağaçları, canlıları ve köyleri yok ederken; devletin görevi yalnızca müdahale etmek değil, önlem almak olmalıydı. Uçak var mıydı? Uydu takibi yeterli miydi? Eğitimli ekipler hazır mıydı? Bugün 50 binden fazla vatandaş evini terk etmek zorunda kaldıysa bu, sadece rüzgârın değil, sistemsizliğin sonucudur.”

“Kamu İşçisi Zam Beklerken, Faiz Kalemleri Bütçeyi Yutuyor”

Ekonomik adaletsizliklere de değinen Doğan, kamu işçilerine ara zam yapılmamasını sert sözlerle eleştirdi:
“Her saniye 260 bin TL vergi toplanırken bunun 55 bin TL’si faize aktarılıyor. Ancak kömür madeninde, karayolunda, orman yangınında emek veren kamu işçisi görmezden geliniyor. Bu nasıl bir ekonomik anlayıştır ki, faize kaynak hazır; fakat alın terine kaynak yok? Bu anlayış devam ettikçe, sosyal adaletin tesisi mümkün değildir. Emekçinin hakkı derhal teslim edilmelidir.”

“Toplumsal Helalleşme Olmadan, Kalıcı Huzur Mümkün Değildir”

2 Temmuz Sivas Katliamı’nın yıl dönümünde açıklamalarda bulunan Ferruh Doğan, toplumsal barış çağrısında bulunarak sözlerini şöyle tamamladı:
“Madımak’tan Maraş’a, Dersim’den Roboski’ye kadar bu milletin takviminde acılarla örülmüş sayfalar var. Bu acılar ne yalnız bir grubun ne de bir mezhebin meselesidir. Bu acılar, hepimizin ortak vicdan sınavıdır. Alevi-Sünni, Türk-Kürt, seküler-mütedeyyin her bir insanımızı kapsayacak bir toplumsal helalleşme sağlanmadan, bu ülke gerçek huzura ulaşamaz. Yaraları kaşımak değil, birlikte sarmak zorundayız.”