![]() |
Tweet |
“ESKİŞEHİR GİBİ MERKEZLER DE KRİTİK BİRER LOJİSTİK VE İNSANİ DESTEK ÜSSÜDÜR”
Faruk Güler, Eskişehir’in coğrafi konumu itibarıyla olası büyük afetlerde yalnızca kendisini değil, çevresindeki şehirleri de destekleyecek stratejik bir noktada olduğunu ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:
“Büyük bir afet durumunda İstanbul’un çevresinde yer alan iller, yalnızca ikincil etkilere maruz kalmayacak; aynı zamanda sağlık, ulaşım, barınma ve tahliye alanlarında aktif rol üstlenecektir. Eskişehir de bu sürecin merkezinde yer alan şehirlerden biridir. Bu nedenle afet stratejileri hazırlanırken, her şehir yalnızca kendi güvenliği için değil, bölgesel sorumlulukları açısından da değerlendirilmelidir.”
“AFETLERE KARŞI DAYANIKLI ŞEHİRLER, SADECE MÜHENDİSLİKLE DEĞİL, YÖNETİM AKLIYLA İNŞA EDİLİR”
Başkan Güler, yapı güvenliğinin temel bir unsur olduğunu ancak bunun yanında kriz yönetimi, kamu bilgilendirme sistemleri ve yerel karar alma süreçlerinin de gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı:
“Afet yönetimi, sadece sağlam bina yapmakla tamamlanamaz. Sağlıklı karar alma mekanizmaları, sürekli güncellenen risk analizleri, halkla etkili iletişim ve şeffaf denetim mekanizmaları olmadan gerçek bir hazırlıktan söz edemeyiz. Bu süreci yalnızca teknik değil, yönetsel bir hazırlık olarak da görmek zorundayız.”
“YENİDEN REFAH PARTİSİ, DEPREM STRATEJİLERİNİN MERKEZİNE İNSANI KOYAN BİR ANLAYIŞI SAVUNMAKTADIR”
Güler, partilerinin afet yaklaşımını ise şu ifadelerle özetledi:
“Yeniden Refah Partisi, deprem başta olmak üzere tüm afet türlerine karşı toplumun her kesimini içine alan, bilimsel temellere dayalı ve sürdürülebilirliği esas alan bir vizyonu savunmaktadır. Bu kapsamda yerel yönetimlerin daha güçlü ve yetkin hale gelmesi, merkezi yapıyla iş birliği içinde hareket etmesi gerekmektedir.”
“GEÇMİŞ OLSUN MESAJLARI KADAR, GELECEK İÇİN PLANLI HAREKET DE GEREKİR”
Başkan Faruk Güler, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“İstanbul’da yaşanan deprem, hepimiz için bir kez daha uyarı niteliğindedir. Toplum olarak geçmiş olsun demekle yetinmemeli, geleceği güvence altına alacak adımların takipçisi olmalıyız. Bilimin, kamu vicdanının ve yerel inisiyatifin birlikte çalıştığı bir afet anlayışı ile Türkiye’yi daha dirençli hale getirmek hepimizin ortak sorumluluğudur.”