Faruk Güler, emekli maaşlarının geçim sınırının çok altında kaldığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Bugün Eskişehir’de binlerce emekli, 14.469 TL maaşla yaşam mücadelesi veriyor. Açlık sınırı 27 bin TL’ye dayanmışken, iktidarın ‘iyileştirme’ dediği artışların anlamı kalmadı. Diğer yandan üniversite mezunu gençlerimiz iş bulamıyor, umutsuzlukla ve geçim kaygısıyla boğuşuyor. Lise mezunu bir genç işe girmek için torpil ararken, üniversiteli asgari ücrete razı hale geliyor.”

“TÜİK Rakamları Ekonominin Değil, Algının Göstergesidir”

Açıklamasında açıklanan resmi enflasyon oranlarına da değinen Güler, şu ifadeleri kullandı:
“Haziran ayı enflasyonu %1,37, yıllık enflasyon ise %35 olarak açıklanıyor. Bu oranları hangi marketten alıyorlarsa lütfen halkla paylaşsınlar! Çünkü Eskişehir’in semt pazarlarında bir kilo peynir 300 liraya, 5 litrelik ayçiçek yağı 400 liraya dayandı. Vatandaş ay sonunu değil, haftayı getirmekte zorlanıyor.”

“Esnaf, Çiftçi, Sanayici… Herkes Borç Sarmalında”

Faruk Güler, yalnızca dar gelirlinin değil, üreticinin de çaresizlik içinde olduğunu belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Çiftçinin borcu 1 trilyon lirayı aştı. Mazot, gübre, tohum ve ilaç fiyatları üretimi imkânsız kılıyor. Eskişehir’de çiftçimiz traktörünü değil, tarlasını satmak zorunda kalıyor. Esnafın ise ayakta kalması neredeyse mucize. Fatura, SGK, kira, stopaj derken iflaslar artıyor. Bankalara borcunu ödeyemeyen sanayiciler konkordato ilan ediyor.”

Yeniden Refah Partisi’nin ekonomi vizyonuna dikkat çeken Güler, çözümün Milli Görüş çizgisinde olduğunu vurguladı:
“Borç-faiz ekonomisi bu ülkeyi tüketti. Oysa biz denk bütçeyle, kaynak paketleriyle, israfla mücadeleyle ve adil paylaşımla bu ülkeyi ayağa kaldıracağımızı net olarak ortaya koyuyoruz. Refah toplumunu ancak bu ilkeler inşa eder.”

“2026 İlkbaharında Sandığı Getirin!”
Güler, konuşmasının sonunda Genel Başkan Fatih Erbakan’ın erken seçim çağrısına tam destek vererek şu ifadeleri kullandı:
“Milletin sabrı kalmadı. Her gün yeni bir zam, yeni bir borç, yeni bir kaygı. Bu tabloyu düzeltmenin tek yolu milletin iradesine yeniden başvurmaktır. Bu millete yapılacak en büyük iyilik, 2026 ilkbaharında sandığı getirmektir. Erken seçim dayatma değil, artık bir zorunluluktur.”