![]() |
Tweet |
Açıklamada kullanılan bazı ifadelerin toplumsal hassasiyetleri hiçe saydığını belirten Baraç, “Devletin tüm kurumları, sürecin ciddiyetini göz önünde bulundurarak toplumsal güveni sarsacak her tür gelişmeye karşı hazırlıklı olmalı, gerekli denetimi sağlamalıdır. Toplumun hafızasında derin yaralar bırakmış bir meselenin, dikkat ve sağduyu dışında hiçbir zeminle yönetilemeyeceği ortadadır” dedi.
“AÇIKLAMADA KULLANILAN DİL, SİYASİ DEĞİL TOPLUMSAL BİR TEHDİT BARINDIRMAKTADIR”
Nihat Baraç, fesih açıklamasında geçen “Lozan”, “soykırım” ve “anayasa” gibi terimlerin dikkatle seçildiğini ve kasıtlı bir siyasi çerçeve oluşturduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bunlar herhangi bir metinde tesadüfen geçen kelimeler değildir. Bu kelimeler, ülkemizin tarihsel ve anayasal yapı taşlarını hedef alabilecek potansiyel barındırmaktadır. Böyle bir ortamda bu terminolojiye yer verilmesi, kamuoyunda infiale yol açacak sonuçlar doğurabilir. Devletin sorumluluğu, sadece açıklamayı not etmek değil; içeriğini anlamak, analiz etmek ve gerektiğinde müdahale etmektir.”
“TOPLUMSAL HASSASİYETLER GÖZETİLMEZSE, SÜRECE DUYULAN GÜVEN ZEDELENİR”
DEVA Partisi Bingöl İl Başkanı Baraç, yaşanan sürecin yönetiminde karşılıklı güvenin belirleyici olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
“Toplum, geçmişte yaşananlardan dolayı benzer süreçlere karşı daha ihtiyatlı ve sorgulayıcı yaklaşmaktadır. Bu nedenle yürütülen her çalışmanın, açık, denetlenebilir ve güven verici nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde belirsizlikler büyür, çözüm değil yeni sorunlar üretilir. Toplumsal huzur, ancak şeffaflıkla ve hesap verilebilirlikle korunabilir.”
“DEVLET KURUMLARI BU SÜRECİN HER AŞAMASINI DİKKATLE YÖNETMELİDİR”
Baraç, açıklamanın kamuoyuna sunulmadan önce devletin istihbarat ve güvenlik birimleri tarafından yeterince denetlenip denetlenmediğini sorguladı:
“Böylesine hassas bir açıklamanın, toplumun sinir uçlarına dokunabilecek söylemlerle yayına girmesi ciddi bir denetim eksikliğini gösteriyor olabilir. Oysa geçmişte en ufak ifadelerin dahi günlerce değerlendirmeye alındığı süreçler yaşadık. Aynı ciddiyetin bugün de gösterilmesi, yalnızca siyasi değil; aynı zamanda toplumsal bir zorunluluktur.”
“BİNGÖL HALKININ BEKLENTİSİ HUZUR, ADALET VE SAĞDUYULU YÖNETİMDİR”
Açıklamasının sonunda Bingöl halkının yıllardır sabırla ve metanetle barış ortamını desteklediğini vurgulayan Nihat Baraç, sürecin istismar edilmemesi gerektiğini şu sözlerle ifade etti:
“Bingöl halkı çatışmanın, gerilimin ve güvensizliğin bedelini en ağır şekilde ödemiş illerden biridir. Artık bu toprakların ihtiyacı hamasi söylemler değil; sağduyulu, güven verici ve ilkeli bir yönetim anlayışıdır. Devlet, bu süreci yalnızca siyasi bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal huzurun yeniden tesisi olarak ele almalı ve ona göre davranmalıdır.”