Soysal, Keçiborlu’nun stratejik konumuna dikkat çekerek, “Antalya Limanı’na bir saatlik mesafedeyiz. İstanbul’dan veya Avrupa’dan gelen herhangi bir iş insanı aynı gün içinde Organize Sanayi Bölgesi’ne ulaşabiliyor. Hem demiryolu hem havayolu hem de 24 saat ulaşılabilen otoyol ile Türkiye’nin en erişilebilir ilçelerinden biriyiz. Bu altyapı birçok sanayi bölgesinde yok” diye konuştu.

İlçenin yerel ürünlerde ise Türkiye’nin kalbi konumunda olduğunu vurgulayan Soysal, “Isparta Gülü dünya pazarının yüzde 65–70’ini karşılıyorsa bunun en az yarısı Keçiborlu’da üretiliyor. Burası gülün de lavantanın da gerçek başkentidir” dedi. Ancak üreticinin gelir elde edememesi nedeniyle ciddi ekonomik sorunların yaşandığını ifade etti:
“İşçilik maliyetlerinin üreticiye yansımaması, don olayları ve düşük alım fiyatları gelirleri çok düşürdü. Bu yıl don nedeniyle üretim ciddi oranda azaldı. İnsanlar emek veriyor ama geçinebilecek bir kazanç elde edemiyor.”

Kültür turizminin de ilçede önemli bir fırsat olduğunu ancak değerlendirilemediğini söyleyen Soysal, “Lavantadan kaynaklı bir turizm potansiyelimiz oluşmuştu. Fakat konaklama tesisleri kurulmadı, tanıtım yapılmadı, bu işi sunacak kişilerin eğitimi ihmal edildi. Altyapı eksik kalınca, turizmin ilgisi de kısa sürede kayboldu” dedi.

Soysal, üreticinin kısa vadeli kazanç uğruna çelik satışlarını Türkiye geneline yaymasının da levanta sektörünü zayıflattığını belirterek, “Türkiye’nin her yerinin lavanta tarlası olmasına yol açtılar. Bu da bölgemizin avantajını ortadan kaldırdı. Bugün lavantanın turizm ve ekonomik getirisi yok denecek seviyeye geriledi” ifadelerini kullandı.

Tüm sorunlara rağmen Keçiborlu’nun hâlâ çok güçlü bir kalkınma potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Soysal, “Sanayiyle, tarımla, kültür turizmiyle, aromatik bitkilerle hızlı bir kalkınma mümkün. Yeter ki planlama, tecrübe ve siyasi tercih doğru yapılsın. Keçiborlu’nun önündeki engel potansiyel eksikliği değil; yönetim eksikliğidir” değerlendirmesinde bulundu.