|
Tweet |
ÖFKE SİYASETİ TOPLUMU KİRLETİYOR
Yılmaz, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal sorunlarının yanında bir de sertleşen siyasi dilin getirdiği ağır bir toplumsal yük bulunduğunu vurguladı:
“Artık yollarda, okullarda, sokaklarda insanlar birbirine tahammül edemez hale geldi. Küçücük çocukların bile birbirini dövdüğü haberleri geliyor. Bu sadece okulların değil, siyasetin dilinin de etkisidir. Siyasette öfke yükseldikçe toplumda da öfke yükseliyor. İnsanlar, özellikle de çocuklar, duyduklarını ve gördüklerini kopyalıyor.”
“SİYASETİN ÖFKESİ EVLERE KADAR GİRİYOR”
Yılmaz, siyasetçilerin kullandığı dilin aile yaşamına kadar yansıdığını belirterek şu uyarıda bulundu:
“Bir çocuğun, tıpkı anne-babasını örnek aldığı gibi, televizyonda gördüğü siyasetçiyi de örnek alması kadar doğal bir şey yoktur. Eğer siyasetçiler öfkeyle, bağırarak konuşuyorsa, çocuk bunu normalleştiriyor. Bu durum geleceğimiz için büyük bir tehlikedir.”
“SİYASET KAVGA DEĞİL, MEMLEKET İÇİN ÇÖZÜM ÜRETME SANATIDIR”
Yılmaz, Türkiye’de siyasetin asli amacından uzaklaştığını ve yeniden tanımlanmaya ihtiyaç duyduğunu belirtti:
“Siyaset, vatandaş üzerinde olumlu etkiler yaratacak tüm düzenekleri kurmak ve kamu yararına projeler üretmektir. Bağırmak, hakaret etmek, kutuplaştırmak siyaset değildir. Memlekete fayda sağlamak için üretilen fikirlerdir gerçek siyaset. Biz Anahtar Parti olarak işte bu anlayışı savunuyoruz.”
ANAHTAR PARTİ’NİN DİLİ: NEZAKET, ORTAK AKIL VE AHLAK
Yılmaz, partilerinin yeni siyaset dilini Genel Başkan Yavuz Ağıralioğlu’nun vizyonu üzerinden şöyle tanımladı:
“Sayın Genel Başkanımız Yavuz Ağıralioğlu’nun çizdiği nezaket dili toplumda çok güçlü bir karşılık buluyor. Biz Ümraniye’de de aynı çizgideyiz. Kutuplaşmayı değil, çözümü; öfkeyi değil, ahlakı; bağırmayı değil, ortak aklı savunuyoruz. Bizim siyasetimiz Türkiye’nin geleceğine nezaketle yön verme iddiasındadır.”
Tekin Yılmaz açıklamasını, “Öfkenin değil, nezaketin hakim olduğu bir siyaset mümkün. Türkiye’nin buna ihtiyacı var” sözleriyle tamamladı.