|
Tweet |
Onat, asgari ücret sistemini tarihteki kölelik düzenine benzeterek şu ifadeleri kullandı:
“Eskiden kölelik düzeninde efendi, kölenin barınağını ve karnını mecburen sağlıyordu; çünkü çalıştırmak istiyordu. Bugün ise çalışanların ayağına asgari ücretle prangayı vuruyorlar, ama barınağını da karnını da ulaşımını da sosyal hayatını da kendi haline bırakıyorlar. Açlık sınırının altında maaş verip bu düzeni savunmanın, Ebu Cehil düzeninden farkı kalmamıştır.”
AÇLIK SINIRININ ALTINDAKİ ÜCRET ZULÜMDÜR
Onat, açlık sınırının altında kalan her asgari ücret rakamını açıkça “zulüm” olarak nitelendirdi:
“Bir insanı fiziksel olarak öldürmekle, onu açlık sınırının altında bir ücrete mahkûm etmek arasında ahlaken fark yoktur. Bu, emekçiye reva görülen sistematik bir zulümdür. 22 yıldır asgari ücret, kalıcı olarak açlık sınırının üzerine taşınamamıştır. Biz Saadet Partisi olarak, açlık sınırının altında bir asgari ücreti asla kabul etmiyoruz. Devlet kendi açıkladığı açlık sınırını, asgari ücret için mutlak alt taban görmek zorundadır.”
İŞVEREN DE EZİLİYOR, SİSTEM YANLIŞ KURULDU
Saadet Partisi Kocasinan İlçe Başkanı, yalnızca işçinin değil, işverenin de mevcut modelde sıkıştırıldığını vurguladı:
“Organize sanayideki iş insanlarını da dinliyoruz. ‘Ben ürünü 10 liraya üretiyorum, aynı ürünün Çin’den 5 liraya gelmesine izin veriliyor’ diyor. Asgari ücret veriyor, yüksek vergi ödüyor, ağır maliyet altında üretmeye çalışıyor. Bir yanda emekçi eziliyor, bir yanda üretici nefes alamıyor. Bu, iş bilmezliğin, gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemenin sonucudur. Avrupa Birliği’ne verilen yanlış sözlerin, özelleştirmeyle ne var ne yok satmanın, faizi bütçenin önüne koyan anlayışın bedelini hem işçi hem işveren ödüyor.”
“Bir personel dahi çalıştıran esnafa sorun; devlete kaydını yaptırdığı an, yükün altında ezildiğini anlatacaktır. Bu düzen sürdürülebilir değildir” diyen Onat, ekonomik modelin köklü biçimde gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
AÇLIK, AİLE ÇATIŞMASI VE ŞİDDETİN ZEMİNİ
Onat, asgari ücretin yalnızca ekonomik bir başlık olmadığını, sosyolojik ve psikolojik sonuçları olduğunu da dile getirdi:
“Bir asgari ücretli baba, 22 bin lira maaşla hem kirayı, hem faturayı, hem çocukların masrafını ödemeye çalışırken kendi ayakkabısını değiştiremiyor, çorabını diktiriyor. Eşi bir ay sonra ‘Bizi de bir dışarı çıkar, çocukları gezdir’ dediğinde, hesabı önüne koyuyor: Dört kişilik ailenin bir defalık dışarı çıkması 2 bin liraya dayanmış durumda. Aynı para doğal gaz faturasına gidecek.
İşte tam burada evin içinde ‘çatırdılar’ başlıyor. Tartışma büyüyor, gerilim artıyor, psikolojik baskı cinayete, şiddete kadar evrilebiliyor. Asgari ücreti açlık sınırının altında tutmak, kadın cinayetlerinin, aile içi şiddetin, toplumsal patlamaların zeminini besliyor. İnsanlar sadece manevi olarak değil, ekonomik olarak da nefes almak istiyor.”
TÜRKİYE KALKINMA PLANI VE 41 MASTER PROJE
Onat, sadece eleştirmekle kalmadıklarını, Saadet Partisi’nin kapsamlı bir çözüm programı hazırladığını da hatırlattı:
“Genel Başkanımız Sayın Mahmut Arıkan’ın öncülüğünde ‘Türkiye Kalkınma Planı’ açıklandı. Alanında uzman, işi ehli kadrolarla 41 master proje ortaya kondu. Bu projeler, en az 2 milyon işsize istihdam sağlayacak bir üretim ve kalkınma seferberliğini içeriyor.
Satılan fabrikaları, kapatılan üretim tesislerini bir daha aynı hatalarla telafi edemezsiniz. Milli Görüş çizgisi, ‘yiğit düştüğü yerden kalkar’ düsturuyla hareket eder. Faizin bütçeyi aştığı bu modelin yerine; üretimi, istihdamı, adil bölüşümü esas alan bir kalkınma programını iktidara geldiğimiz gün hayata geçirmek için hazırız.”
“OTOBÜS DURAĞI BİLE İNSANA VERİLEN DEĞERİ ORTAYA KOYAR”
Onat, Kocasinan ve Kayseri özelinde, belediyelerin insana bakışını da otobüs durakları örneği üzerinden eleştirdi:
“Bugün Kayseri’de binlerce noktada, sadece ince bir direğe asılmış küçük tabelayla ‘otobüs durağı’ denilen yerler var. Kar, yağmur, tipi, soğuk…
Öğrencisi var, hastası var, yaşlısı var. Gariban vatandaş hem asgari ücretle eziliyor, hem de durakta ıslanmaya mahkûm ediliyor.
Zengin mahallelerde kapalı, konforlu duraklar; dar gelirli mahallelerde direğe asılı bir levha… Bu tablo, insana verilen değeri acı bir şekilde gösteriyor. Belediyecilik, boruya tabela asmak değildir; insanı merkeze alan planlama yapmaktır. Aynı insanlar, o koltuklara sizi getirdi; aynı sandık, insana saygı göstermeyenleri o koltuklardan indirmeye de muktedirdir.”
“İNSANA İNSAN GİBİ BAKAN BİR DÜZEN İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ”
Saadet Partisi Kocasinan İlçe Başkanı Selçuk Onat, sözlerini şu çağrı ile tamamladı:
“Biz kimsenin düşmanı değiliz; yanlış sistemin karşısındayız.
İnsana insan gibi bakılan, emeğin açlığa mahkûm edilmediği, gençlerin umut, ailelerin huzur bulduğu bir düzen için mücadele ediyoruz.
Asgari ücretin açlık sınırının üzerinde, adil bir bölüşüm anlayışıyla belirlendiği; üreticinin, esnafın, sanayicinin de nefes aldığı bir Türkiye mümkündür.
Yeter ki kibir bir kenara bırakılıp, akıl, ehliyet ve adalet ekseninde yeniden yola çıkılsın.”