“DAMLA DAMLA GELECEĞİ KURTARMAK MÜMKÜN”

Kaplan, Türkiye’de su tüketiminin %77’sinin tarımda gerçekleştiğini hatırlatarak, verimsiz sulama yöntemlerinin artık sürdürülemez olduğunu vurguladı:

Damlama sulama sistemleri tüm tarla ve bahçelerde zorunlu hale getirilmelidir.

Çiftçiye sunulan destekler, ÇKS şartı, banka limiti gibi bürokratik yüklerden arındırılmalıdır.

Mevcut destek mekanizmaları yalnızca ithalatçı firmaların lehine çalışmakta, üreticiyi dışlamaktadır.

“AYNİ DESTEK MODELİYLE SİSTEM TARLAYA ULAŞMALIDIR”

Kaplan, çözüm önerisi olarak ayni destek uygulamasını gündeme getirdi:

Sulama sistemleri, Tarım ve Orman Bakanlığı denetiminde, ayni olarak doğrudan çiftçiye ulaştırılmalıdır.

Yerli üretici firmalarla yapılacak toplu alımlar sayesinde %50’ye varan maliyet avantajı sağlanabilir.

Bu model hem kamu kontrolünü sağlar hem de hazine yükünü hafifletir.

“%90 VERİMLİLİK, %40 SU TASARRUFU MÜMKÜN”

Kaplan, Konya özelinde yaşanan su kayıplarının Türkiye geneline de örnek teşkil ettiğini ifade ederek, bilimsel veriler ışığında şu değerlendirmeyi yaptı:

Türkiye’de tarımda su verimliliği ortalama %50 seviyesindedir.

Damlama sulama ile bu oran %90’a çıkarılabilir.

Bu da %40 su tasarrufu anlamına gelir; tasarruf edilen miktar Türkiye’nin sanayi ve hane kullanımından fazladır.

“AZ SU İSTEYEN ÜRÜNLER SÖZLEŞMELİ VE ALIM GARANTİLİ OLMALI”

Kaplan, kuraklıkla mücadelenin yalnızca teknik değil, stratejik ürün planlamasıyla da mümkün olduğunu ifade etti:

Su sıkıntısı yaşanan bölgelerde, az su tüketen ürünlerin ekimi zorunlu hale getirilmelidir.

Bu ürünler için devlet alım garantisi verilmeli ve çiftçiler sözleşmeli üretim modeliyle desteklenmelidir.

Tarım Bakanlığı, üretici ile alıcı arasında doğrudan köprü kurmalıdır.

“SULAMA BİRLİKLERİ ARTIK YALNIZCA SU DEĞİL, SORUMLULUK TAŞIMALI”

Konya gibi su kriziyle mücadelede ön cephede olan bölgelerde, sulama birliklerinin daha aktif ve şeffaf hale gelmesi gerektiğini belirten Kaplan:

Sulama birlikleri yalnızca dağıtıcı değil, planlayıcı ve denetleyici konumda olmalıdır.

Hangi ürüne, ne kadar su verileceği önceden planlanmalı ve sonuçları kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

Basın açıklamasını kararlılıkla tamamlayan Abdullah Kaplan, Anahtar Parti’nin çözüm odaklı yaklaşımını şu sözlerle özetledi:

“Biz Anahtar Parti olarak yalnızca sorunları konuşmak için değil, geleceği kurmak için varız. Konya’dan yükselen bu çağrı, yalnızca bir ilin değil, tarımda can çekişen bir ülkenin çığlığıdır. Tarıma ve çiftçiye hayat verecek her damla, milletin yarınına umut olacaktır.”